4 Ocak 2009

Merhamat, vicdan ve melekler !

Oldum olası pozitif olmaya çalışırım en azından çevremdeki insanlar için. Bildiğim kadarı yardım etmeye ile aklım yettiği kadarı ile destek olmaya. Çok da merhametli bir insan olduğumu düşünüyorum. Haklı olduğum tartışmalarda bile özür dilemesini hep bildim.

Şimdi gelip Türkiye gündeminde olaylara bakarsak maalesef herşey çıkar mücadelesine girmiş. Siyaset tam bir rant ve cepheleşme mücadelesi, spor ve özellikle futbol ise tamamen toplumu salak yerine koymak üzere ve seviyesiz ilişkiler açıklamar odağı olmuş vaziyette. Herkes adaletsizliği kabul etmiş kimse dürüst değil, sonuç ise sadece ben kirli olabilirim ama sen daha kirlisin edebiyatına varmış.

Geçen haftalarda en sonunda Beyaz Melek filmini seyrettik eşimle. Ve filme seyrederken çok etkilendiğimi itiraf etmem lazım. Lakin bugün toplumumzda kültürümüz ile ilgili dem vurulan merhamet, vicdan, yardımseverlik vb. Gibi bugün gerçetekten kaybolmuş duygulara göndermede bulunuluyor. Evet bende ağladım gözyaşı döktüm. Çünkü merhametsizlik ve vicdansızlık benim en rahatsız olduğum davranışlar bu toplumda.

Bir yaşlılar bakım evi merkez alınarak anlatılan hikaye bence Mahsun gibi arabesk sanatçısı olarak ciddi başarı kazanan bir kişi için oldukça başarılı sinema sanatı açısından önemli değerler taşıyor. Senaryo çok zor bir senaryo olmasa da anlatılmak istenen ve topluma hatırlatılmak istenen geçmişimize kazınmış değerlerimi hatırlatmak çok başarılı bir şekilde ekrana taşınmış.

Aslında bu toplumda çok melek insan var ama yaşamın o insanı duyguları harcayan çarkları arasında sıkışıp ayakta kalma mücadelesi ile maalesef şeytan postu giymiş vaziyette yaşıyorlar. Siyasetin bence ekonomi-sağlık – spor – uluslararası ilişkiler kadar belki daha da önemli misyonu toplumun ve halkın eğitilmesi konusunda üzerine düşen sosyal düzenleme görevini hakkı ile yapmaktır. Ancak maalesef siyasetimiz türban meselesinin ötesine geçemeyen bir sığlık içerisinde hep.

Bu yazı uzun bir yazı olmalı, ancak üzüntülerimi, kederimi, bu toplumda olan saçma sapan-seviyesiz-zekadan uzak tartışmaları ve çekişmeleri dile getirmek için bir kitap yazmak lazım. Bahsettiğm tartışmalar sadece siyaset için değil sokakta da var ve maalesef insanlarımız insan + müslümanlarda olması gerektiği vurgulanan bir çok değeri kaybetmiş vaziyette.

Bence dini sadece namaz kılmak – hacca gitmek ile sınırlı görmek ve bunları yapmadığın zaman müslüman değilsin demek tam bir şarlatanlık. Din insanı yaratana – yarattığı bu dünyaya – insanlığa annesine babasına – çevresine layık olmak, katkı sağlayacak şekilde çalışmak için ve insanı buna sevk etmek için geşmiştir. Ancak sadece şekilcilik ile yaşayan bu toplum hem insanlığını hemde çok değerli müslümanlığını kaybetmekte ve dillere destan gelenek görenek ve ananevi özellikleri kaybetme unutma noktasına gelmiştir.

Bu yazıyı okuyabilecek her insana, zekalarını kullanmalarını, kurallara uymalarını, insanlığa ve dünyaya katkı sağlayabilecek çalışmalar yapmalarını ve vicdan- merhamet ve melekler üzerine düşünmelerini nacizane tavsiye ediyorum.

Unutmayalım ki zeka da bir Allah vergisidir ve kullanmayarak sürekli olarak yaratana saygısızlık yapmış oluyoruz.

Hiç yorum yok: