28 Aralık 2008

3yuz 5yuz disko disko

Bu özet kullanılabilir değil. Yayını görüntülemek için lütfen burayı tıklayın.

kitap

26 Aralık 2008

Fotoroman " The Tüpçü" Episode01 - HDTV =)))

Evet son ürünümüz piyasada. Ağzından küfürleri tükürüklerle haykıran, kamuoyu yaratmak konusunda son derece beceriksiz, konuşma konusunda ise kötünün kötüsü, saçma sapan çıkışların insanı The Tüpçü nün maceraları en yakın tv de, yarın gazetelerde.....

Adnan Sezgin



Galatasaray’ın mevcut yönetimi ile ilgili eleştirilerimi her ortamda dile getirsem de yazili hale getirmek nedense bir sekilde hep rahatsiz etti, o yuzden yazmadim. Sanirim zamani daha gelmemisti. Lakin 1-2 ay once yasanan bazi olaylar neticesinde ben bu olayi biraz sindirmeyi, ortamin skainlesip tortunun cokmesini bekledim. Boylece daha saglikli bir analiz yapabilirim diye dusunmustum. Gecti 2 ay. Yapiyorum elestirimi. Oncelikle galatasaray tarihinde benzeri gorulmemis bir baskana ve yonetim kuruluna sahip. Kongrelerde yukselen liseliler-alaylilar tartismalari son 2 secimde yerini liselilerin artik yonetimde daha az soz sahibi olmasi konusunda genel bir kanaat ve liseli uyeler uzerinde de bir baski olusturdu. Halbuki bakildiginda galatasaray ozhan canaydin haricindeki son baskanlari, ali tanriyardan bu yana (cok kisa mehmet cansun donemini de saymazsak) alp yalman, faruk suren, adnan polat hicbiri liseli degildi zaten. Herneyse. Bu koru korune bakis acisi bunu gerektiriyor sanirim. Bu yonetim diger tum yonetimlerden farki kongrede artik liselilere tepki seklinde bir secim listesi olusturuluyor ve liseliler de dahil olmak uzere buyuk cogunluk bakalim bu yeni kan, yeni yonetim sekli ne yapacak diye bu yonetimi ve baskani seciyor. Zaten baskan futbol acisindan canaydin’in hastalik doneminden beri baskanlik gorevini goturuyordu. Bakin ise bu yonetim tarzi isi halletmeye bakan, muteahhit bakis acili, nasil yapildigini degil ne yapildigina bakan tipte insanlardan olusmus. Adnan polat 92 senesinde ilk defa yonetici olurken kalli ve adnan sezgini getiriyor, aradan 16 sene geciyor, tekrar yonetime girince tekrar ayni ikiliyi futbolun basina koyuyor. Hani guvendigin duvarci ustan vardir ya, ya da fayanscin, o hesap. Halbuki kalli acisindan konusursam futbol mantalitesi dunyada degisiyordu ve 92 senesindeki galatasaray ile 2008 senesi arasinda vizyon acisindan inanilmaz farklar var. Ama o bu farklarin farkinda degil maalesef. Geliyor kalli, sonra yonetim tarzina dayanmiyor, yasin da verdigi cekemem ben bu yonetici tipli adamlari diyerek birakiyor 8 hafta kala. Sonra bunamis almanlar gibi ayrılip takimin ve yonetimin arkasindan konusuyor, hatta zaman gazetesinde kose yazisi yaziyor. Yetmiyor galatasaray sampiyon olduktan sonra konusuyor. Sen baskan olarak bu adami 2 yardimcisini sorgusuz sualsiz, galatasaray adetlerinde olmayan bir sekilde yolladigin teknik direktorunun basina teknik danisman olarak getirip, koskoca bir camianin da gozlerinin icine bakip gorev tanimini yapmadan aciklamalar yapicaksin. Ve biz galatasaray taraftarlari, uyeleri, kongre uyeleri, divan kurulu uyeleri besiktasi yendik, uefa’da gruptan ciktik diye bunlari hicbir yerde konusmayip elestirmeyecegiz, oh ne guzel deyip sevinecegiz.

Gelelim yazinin basligi adnan sezgine. Bu adamin yonetim tarzi ile galatasaray kelimelerini ayni cumle icinde bile kullanmak hosuma gitmiyor acikcasi. Cok fazla birsey de soylemeye gerek yok aslinda. Galatasaray gibi hocalarini bile durum ne kadar kotu olursa olsun sene sonuna kadar bekleyip gondermeyi tercih eden, hocalara nispeten daha saygili bir klubun yoneticisi bu zaat, goreve geldiginden beri takim kurmaya calisiyor, kuruyor, ses cikarani kovuyor, adeta takim uzerinde patronluk yapiyor, hem de baskanin onayi ve ricasiyla. Herseyden daha kotusu ve kabul edemedigim, bu yaziyi yazmak zorunda birakan gercek ise sudur ki: galatasarayin sampiyonlugunu engellemek uzere istanbulspor’da yonetici iken fenerbahce ile yaptigi sike delillerle sabit olan bir adami siz ey baskan, ne hakla florya tesislerinde o armayi uzerinde tasiyarak aciklama yaptiriyorsunuz? Klubun payesini veriyorsunuz, yonetici yapiyorsunuz? Bu biz galatasaraylilara yapilmis en buyuk haksizlik, saygisizlik degil midir? Bu tip baskan, yonetim kurulu, takim yoneticileri neden secilir? Su andaki hukumet neden %48 oyla iktidardaysa ondan heralde. Cunku burasi turkiye..mekteb-i sultani de olsan netice itibariyle uyesi, baskani, taraftari turk bu takimi. Ne ka ekmek, o ka kofte.

Et kafalılar

Cok sevgili kizilayimiz kan alma konusunda yerli mali – ithal mali ayrimi yapiyormus. Bugun de bunu ogrendik, bir yasimiza daha girdik. Hukumet hangi parti olursa olsun devletin en ucra koselerine, damarlarina islemis olan milliyetcilik son 5 sene icerisinde hic caktirmadan irkciliga donmustur. Bir yandan ya sev ya terk et diyyen tighyip, bir yandan cumhurbaskani turk oldugunu anlatirken sunni deyip alevilere bir posta geciriyor, bir yandan da canan aritman denen kisi ermenilere geciriyordu. Bunlari irkcilik degil de ummetcilik, milliyetcilik kelimeleri ile anlatmak istiyordum. Amma ve lakin ne zaman ki didim gibi nufusunun cok ciddi bolumu yabanci olan bir turizm kentimizde kan bagisinda bulunmak isteyen ingilizleri, bir kizilay yetkilisi yabancilardan kan alamiyoruz, bu riske giremeyiz diyerek red etti ya, o noktada ben koptum gercekten. Bu bagnaz kafa memleketin her noktasinda var. Yunan kani akittik, kansiz bilmem ne gibi kanla ilgili suru sebil laf da var lugatta zaten. Ziya gokalp turkculuk diye kafatasi olculeri verirken, ve bunun pesinden turan sevdalariyla giden binler, onbinler, yuzbinler varken buna da sasmamak lazim denebilir ama tip bizim dunyada kendimizi iyi gordugumuz bir yerdi. Mehmet oz felan vardi, atv ana habere cikar yandan yemis amerikali aksaniyla turkce konusarak diyet onerileri veriyordu, ne oldu simdi onlara? Bu mevzuya ses cikarip bozmazlar onlar fiyakalarini. Turk kani bozulmasin aman…et kafalilar.

22 Aralık 2008

mac sonu ozeti-1


mac oncesi aggressione ile keyifli bir pazar gunu gecirdik, kahvalti+playstation+maca yaklasirken jagermeister felan derken ben ve 2 hanim kilikli tribun insani maca dogru yollandik. enterasandi. tribun bildiginiz derbi maci tribunu. trabzon macinda performans daha iyiydi. hos takima destek cok gerekmedi 8. dakikadan itibaren ya ondeydik ya berabere. delgado gereksiz bir sekilde atilinca mac komple bitti zaten. mac sonunda yagmurda islanan besiktas seyircisine cektirilen eziyet bence insanlik disi. tribunden verilen eziyete 45 dakika musamaha taniyan polis sonunda biber gaziyla dagitti kapaliyi. mactan once yaptigimiz tahminlerde yanilmadik. uzun zaman sonra 2 forvetle cikan galatasaray besiktas onunde ustunluk kurdu ve maci aldi. lincoln, her ne kadar kendisine 1,5 senedir sempati hic duymasam da, son 2 aydir zorla gozume gozume soktu. cok ince pas veriyor bu adam. pres, şut, defans vs. degil ama ince pasta bu adam hakkaten ilahi. tribun yine zevksiz, hiç kullanılmamış kagittan yapilmis 4000 balya konfeti atildi sahaya. yaziktir gunahtir. bu kadar kullanilmis kagit varken...sopali pankartlar guzeldi. yukaridaki pankart da bence besiktasin durumunu ve sebebini ozetliyor bence. bugun okudum ki y.d. seref tribununde de aziz yildirimvari saga sola kufurler etmis. hakkaten yakismiyorsun o koltuga. mustafa denizli en kuvvetli yonu derken besiktasin bence bu macta veremedigi motivasyonla bitirmis takimini. maratonda ermanin dalga gectigi gibi 2. penalti olan pozisyonda, ibrahim toramanla saniyorum ekrem ugur inceman lincolnu indirmeye calisirken bildigin muhabbet ediyorlardi ceza sahasi icinde. bu kadarini hic gormemistim. oyle bir kopmuslar ki mactan, poziyon 5 metre onlerindeyken ikisi muhabbet ediyorlar!! pes diyorum. denizli motivasyonu kuvvetli diyorduk, yaniltti bizi. besiktas icin macin adami holosko. yaptigi penalti her ne kadar zarar verse de iyi futbolcu, macin da en guzel golunu atti bana gore. besiktas seyircisi fener macindakinin yarisi performans gostermediler, takimin ruhsuzlugu onlari da etkiledi sanirim. kapali "yildirim demiroren yeter" diye bagirirken atkilarini kaldirarak siyah beyaz bir tablo cizmeleri guzeldi. macin sonucu bence gercekte bu kadar aralarinda fark olmayan 2 takimi degisik bir tabloyla gosterdi. evet bu mac icin galatasaray hak ederek kazandi, sonuca giden adamlari cok kuvvetli, ama besiktas bu degil, ruhunu satmis bir takim goruntusu vardi. uzun bir araya giriyoruz maclar acisindan, artik daha cok transfer konusuruz. benim merak ettigim 2 konu var, fener kimleri transfer edecek, denizli faturayi kimlere kesip gonderecek? bizim takimin transfer yapacagini sanmiyorum, yapmasin da zaten. sakatlari geri gelsin yeterli. tribunumuz icin de diyecegim umarim yeni stad bir an once biter ve taraftar olarak bu cektigimiz dertler sona erer.

21 Aralık 2008

Moleküllerine kadar istifa et !

Yıl sanırım 1998 veya 99 du. O zaman genciz,toyuz. Liseden yeni mezun olmuş, üniversite yolları ve tabi beşiktaş, kazan, tabi inönü. O zaman yanıyoruz. İstiyoruz ki bizim heyecanımızı taşıyan, modern, hızlı karar verebilen, 3-4 sene sonra hızı son derece artacak dünyada yerimizi almamızı sağlayacak bir başkan gelsin. Ondan gidiyoruz kapalıya vuruyoruz kendimizi şarkılara, evet Seba'yı istemiyoruz. Seba artık kendisi gitmiyor, istiyoruz seba gitsin aşkımızı sevdamız o zaman ki bıçkın forvetimiz ahmet dursun. Evet sonunda istediğimiz oluyor. Neler yapmıyoruz, kapalı olaak dönüyoruz sırtımızı sahaya, numaralıya, diyoruz seba, istenmiyorsun artık burada. kendin gitmedin böyle gönderecez seni. tribün yumruğunu vuruyor, istediğini alıyor.

Hayatta geçirdiğim sürede mümkün olduğu kadar kalp kırmamaya, çevremde hakkımda kötü izlenimler bırakmamaya çalıştım, ihtiyaç sahiplere elimden geldiğince yardım ettim. Ama hayatta çok düşünüp verdiğim kararlardan 4-5 tanesi bana çok yanlış geldi. Maalesef bunlardan biri kendi adıma o günlerde tribünlerde olmakmış ve büyük başkana terbiyesizlik yapmakmış. Bunu tabii ki şimdi, bugün anlamadım. bu kanser gibi damarlarımda yıllardır, verdiği ızdırap çok fazla. beni yıruyor, futboldan soğutuyor, başka yerlere itiyor.

Fener maçından sonra diyorum yeter, artık bu sezon bi daha maç seyretmeyecem. Ama olmuyor, kan çekiyor, siyah-beyaz aşkım, sevdam, tutkum çağırıyor gene bugün bu maçı seyrediyorum. Ancak Tv'den. Lakin maça gitmeye değer bulmuyorum, çünkü üzüntüsü tüm takip eden günleri etkiliyor.

Şimdi bu akşam, tüm umudum bitmiş, çıkış yolunu bulamayan sevdam, etimi yakıyor; üzülüyorum, evet bizim aşkımız skorlara bağlı değil hiç bir zaman olmadı, ama en azından biz beşiktaşlıydık, herkes bize saygı duyardı, Seba başkan önünde herkes ceketini iliklerdi, bizim en azından gurur duyacağımız bir karakterimiz, tutkumuz vardı. Bugün elimizde ne var?

Bugün ps3'de gs-bjk maçı yaparken bunu anladım aslında, takım maalesef çok kötü. Ne alaka diyebilirsiniz, ama bir anda takım göz önüme geldi ya dedim kendi kendime, ne kadar basit bir takımız biz. Bir tane üst gömlek topçu yok. Dedim biz bu akşam 3-1 yeniliriz kendi kendime.

Lakin maç başlayınca zaten takımlar arası fark hemen kendini gösterdi. Sonuç 4-2 !

Bizi Alen'de sattı, çarşı da sattı. kimse kusura bakmasın. Çarşı kendini fesh ettiğinde, bravo ya dedim bir an ama sonra dedim kesin geri dönerler. Neden dönmesinler ki? Kim bu rütbeyi, ünü, keyfi, kıdemı elinin tersiyle itebilir ki? Alen tv'ye çıkıp demeç vermeden mutlu olabilir, evden bjk'yi destekleyebilir mi? Bu tribünler sizsiz tezahürat yapamaz mı? Bu kadar mı küçük bu tribün? Siz yoksanız kapalı yok mu? Bjk sevgisi bu ünü elinin tersi ile itmelerine sebep olur mu? Yok olmaz demiştim, ve tabii ki geri döndüler. Tıpkı Deniz Baykal'ın CHP yi bırakıp 1 sene dolmadan geri dönmesi gibi.

Şimdi gelinen noktada demirören, ona oy verenler, ve muhalefet edemeyenler kadar çarşı da sorumludur. Kimsenin tribünleri susturmaya, kafalarına tokmak sallamaya, gidip dövmeye hakkı yoktur. Bu hakkı size kim veriyor? Gelişmelerle ilgili en doğru kararı sizin vereceğinizi kim söylüyor? Herşeyi biliyorsanız geldiğimiz durumun hesabını kim verecek? Bu skorlar tarihimize yazıldığı gibi sizin de defterinize yazılmıştır.

Burdan yazıyorum, bu sezon eğer ligler normal şartlar altında ve olduğundan fazla hakem tesiri ile noktalanmazsa bjk ilk beşte ligi bitiremez. En iyi beşinci olur.

Lütfen ve lütfen, sayın Y.D. bırakın gidin. istifa mi edeceksiniz, kongreye mi gideceksiniz, bırakın gidin. Bize, bu güzel camia'ya, şanlı tarihimize daha fazla zeval vermeden, bırakın gidin. Moleküllerinizi, tozunuzu, havanızı, tüpünüzü alın gidin. İstifa edin!

20 Aralık 2008

gusta-1

Bu blogda futboldan baska keyif aldigimiz seyleri, ozlediklerimizi, aggresion'un muthis yemek tariflerini, isteyip de yapamadiklarimizi da yazacagiz. gusta ne kadar yemek ve sarabi cagristiran dergi ismi tandansli baslik gibi gorunse bile, hayatin da bir tadi vardir sevgili okuyucu. ama illaki yemek tarifi isteyen ev hanimlari icin dublepiscina residansta misafirlerin bitiriyim acelesi ile parmaklarini da yedikleri bolognese sosun tarifini isteyenlere makul bir ucret karsliginda gonderebilirim. burada sadece yemekteyiz programinda birincilik kazandiracak kadar iyi tarifleri bedelsiz yayinliyoruz.

neyse gelelim konuya. biliyorsunuz venedik'i su basti. istanbul'da her yagmurda klasik haberdir "konut ve isyerlerini su basti, ciddi mal kaybi var". bakin elin italyanlari su basinca venedigi hic istiflerini bozmamislar, aynen keyife devam. fotograf karesinde en soldaki ben, kirmizi montlu kadehi birakamayan da aggressione. literally degil belki ama bakislar bizi andiriyor. senelerin geyigidir italyayi turlayamadik diye. hala 5 senelik kalkinma projelerimizde var. mudurum-agressione-jr.yuzbasi-novecento 4lusu junyor seyahat edebiliteye kavusunca italyanin en guneyi pachino'dan basliyip sicilya adasini, catania'yi palermo'yu hizla gecip, tanidiklarda bi espresso icip, sabah erkenden cikip baride 1 gun, napoli'de 2 gun (lavezzi'ye yemek borcu var agressione'nin), como golunde mudurume 1 tekne turu derken roma, 2-3 gun vespalarla sehri turlamaca, ordan ver elini siena, tek gece konaklama oda+kahvalti, akabinde floransa, terim'in evinin onunde junyorla fotograf cektirmece, ordan bologna, genoa derken milano. mudurumu yukardan asagi gucci-prada'ya boyarken agressione ben de bir takim is munasebetleri nedeniyle cv birakirim kapi kapi. son durak venedik. iste tam orada yukaridaki fotoyu cektiriyoruz, 2 magnet alip ilk ucakla donuyoruz. ok?

amauri

gazetenin tarihi 27 agustos. ne zamandir aklimda, bir turlu yazamadim. gecen hafta juventus-milan macindan sonra kesin birseyler karalamam gerekli dedim. tam adi Amauri Carvalho de Oliveira. 80 senesi dogumlu. brezilyali aslen fakat 5 seneden fazla italya'da top kosturdugu icin pasaporta hak kazaniyor, hic brezilya takiminda oynamadigi icin italya milli takiminda oynama sansi var. lippi, cassano ve amauri icin biraz daha beklesinler diyor ama adam zaten 29 yasinda. herneyse. ben boyle topculari seviyorum, azimli ve hirsli, tekmeden korkmuyor, bu ozelligi ile bir brezilyalidan cok italyana benziyor zaten. brezilya'dan kita degistiren ilk transferi tanidik bir takima oluyor, bellinzona. kubilay turkyilmaz'in takimi, bizim bu sene guc bela eledigimiz isvicre klubu. ordan napoli, piacenza, chievo, palermo gibi guney kluplerinde oynamis. italya'nin guneyi malum futbolcusunu hem dover hem sever cinsten, ozellikle palermo'da 52 macta 23 gol atmasi disinda sokakta yururken bizim kahvelere benziyen italyan barlarina davet edilip boyuna futbol muhabbetine maruz kaliyormus. guneyde bunlara katilmazsan adami aninda islikliyorlar tribunde, o acidan davete icap etmek sart. herneyse, bu sezon juventus'a transfer oldugunda trezeguet del piero'nun yaninda yedek olur, hatta iaquinta bile bunu keser gibilerinden spekulasyonlar yapiyordu corriere dello sport ve tutto sport. ama adam brezilyali sevmeyen torino takiminda oyle yirtici oynamaya basladi ki cakma italyan ranieri'nin del piero'nun yanina sectigi isim oldu. tabi bunda trezeguet'nin sakatliginin da etkisi oldu elbette fakat milan'a attigi gollerden sonra sanirim yerini daha saglamlastirdi. bu adamin gecen televizyonda bir konusmasina sahit oldum, o kadar sene guneyde kalmis ki tam guneyliler gibi acaip aksanli bir halt anlasilmayan bir italyanca konusuyor. lippi camoranesi'den sonra bir guney amerika asilli futbolcuyu da kadrosuna almak zorunda kalacak gibi.

Dev derbinin şanlı tarihi!


EZELİ REKABETTE SON 10 LİG MAÇI-
Galatasaray ile Beşiktaş arasında yapılan son 10 lig maçında alınan sonuçlar şöyle:
Tarih Stat Sonuç (GS-BJK)
---------- --------- --------------
31.10.2003 BJK İnönü 0 - 0
04.04.2004 Atatürk Olimpiyat 1 - 2
19.09.2004 BJK İnönü 0 - 0
05.03.2005 Ali Sami Yen 1 - 0
10.12.2005 Ali Sami Yen 3 - 2
07.05.2006 BJK İnönü 2 - 1
17.09.2006 Ali Sami Yen 1 - 0
03.03.2007 BJK İnönü 1 - 2
29.09.2007 Ali Sami Yen 2 - 1
02.03.2008 BJK İnönü 0 - 1
Galatasaray ile Beşiktaş takımları arasında 320 maçın sığdığı 84 yıllık rekabette ilk golü Beşiktaşlı Refik Osman Top attı.
Ezeli rakiplerin ilk randevusu olan, 22 Ağustos 1924 tarihinde Taksim Stadı'nda yapılan İstanbul Ligi maçını Beşiktaş 2-0 kazandı.
Siyah-beyazlı takım adına ilk golü atan Refik Osman Top, derbi tarihine geçti.
Galatasaray adına ezeli rekabette ilk golü ise 31 Temmuz 1925'de Taksim Stadı'nda yapılan ve sarı-kırmızılı takımın 6-2 kazandığı rekabetin 2. maçında Mehmet Leblebi kaydetti.
Beşiktaş ile Galatasaray arasındaki maçlarda son golü ise geçen sezonun ikinci yarısında BJK İnönü Stadı'nda yapılan lig maçında Beşiktaş'tan Mert Nobre attı.
-EZELİ REKABETİN GOLCÜLERİ-
İki takım arasındaki 84 yıllık rekabette, Beşiktaş'ın efsane kaptanı ''Baba'' lakaplı Hakkı Yeten, 61 maçta 29 golle en golcü futbolcu unvanını elinde bulundururken, yine Beşiktaşlı Şeref Görkey, 63 maçta 26 golle 2. sırada yer alıyor. ''Kara Kartallar''da ayrıca Feyyaz Uçar'ın 18 golü bulunuyor.
Galatasaray'da ise Gündüz Kılıç, 31 maçta 21 golle Beşiktaş'a en fazla gol atan sarı-kırmızılı futbolcu. ''Cim Bom''da ayrıca Metin Oktay'ın 40 maçta 15 golü bulunuyor.
-BİR MAÇTA EN ÇOK GOL ATANLAR-
Galatasaray-Beşiktaş rekabetinde geride kalan 320 randevuda, bir maçta en çok gol atan futbolcu, sarı-kırmızılıların efsanevi futbolcusu Gündüz Kılıç.
Galatasaraylı futbolcu, 30 Haziran 1940'da Şeref Stadı'nda yapılan ve Galatasaray'ın 9-2 kazandığı tarihi maçta 5 gol birden atarak, rekabetin bir maçta en çok gol atan ismi unvanını yıllardır kimseye bırakmadı.
Ayrıca Beşiktaşlı Hakkı Yeten, Şükrü Gülesin, Recep Adanır ve Feyyaz Uçar ile Galatasaraylı Mehmet Leblebi, Gündüz Kılıç, Eşref Aykaç, Süleyman Tekil, Saffet Sancaklı ve daha sonra Beşiktaş forması da giyen Adrian Ilie, bir maçta 3'er gol atma başarısını gösterdi.
-EN FARKLI SKORLU GALİBİYETLER-
Beşiktaş ile Galatasaray arasındaki en farklı skor, 30 Haziran 1940 tarihinde yapılan Milli Küme maçında elde edildi. Bu karşılaşmada Galatasaray, Beşiktaş'ı 9-2 yenme başarısını gösterdi.
Sarı-kırmızılılar ayrıca, 18 Temmuz 1997'de TSYD Kupası'nda 6-0, 31 Temmuz 1925'te 6-2, 10 Kasım 1943 ve 6 Ağustos 1975'te aynı sonuçlarla 5-1, 10 Ağustos 1977'de 4-0'lık skorlarla sahadan galip ayrıldı.
Beşiktaş ise ezeli rakibi karşısındaki en farklı skorlu galibiyetlerini 18 Mart 1933 ve 29 Aralık 1940'da 5-0'lık skorlarla elde etti. Siyah-beyazlılar ayrıca, 14 Kasım 1945'te ve 28 Mart 1948'de de aynı skorlarla 5-1 galip geldi.
Lig maçlarında ise en farklı skorlu galibiyetleri Beşiktaş 4-1, Galatasaray ise 3-0'lık sonuçlarla aldı.
-SEYİRCİSİZ DERBİ-
Ezeli rakipler Galatasaray ile Beşiktaş'ın geçen sezonun ilk yarısında Ali Sami Yen Stadı'nda yaptıkları derbi maç, tarihe geçti.
Galatasaray'ın bir önceki sezondan kalan 5 maçlık cezası nedeniyle seyircisiz oynatılan karşılaşma, ezeli rekabetin 84 yıllık tarihinde bir ilk olarak yerini aldı.
-EN ÇOK OYNAYANLAR-
Beşiktaş ile Galatasaray arasındaki ezeli rekabette en çok forma giyen oyuncuların başında Beşiktaşlı Şeref Görkey geliyor.
Şeref Görkey, siyah-beyazlı forma altında 63 kez Galatasaray'a karşı forma giyerken, 2. sırayı 61 maçla yine Beşiktaşlı Hakkı Yeten alıyor.
-EN GOLLÜ MAÇLAR-
Ezeli rakipler arasında şimdiye dek yapılan en gollü maçta sporseverler toplam 11 gol izledi.
Galatasaray'ın 30 Haziran 1940'da 9-2 kazandığı maçta filelere giden toplam 11 gol, geride kalan 320 maç içinde, penaltılar dışında bir maçta filelere giden en çok gol olarak tarihe geçti.
Ezeli rakipler arasında ayrıca, 30 Nisan 1949'daki Basın Kupası maçını 5-4 Galatasaray, 6 Kasım 1955'deki İstanbul Ligi maçını da 5-4 Beşiktaş kazanırken, filelere toplam 9'ar gol gitti.
-4-4'LÜK MAÇLAR-
Ezeli rakipler arasındaki en gollü beraberlikler 4-4'lük skorlarla alındı.
İki takım arasında 4 Ocak 1935'de Şeref Stadı'nda yapılan özel maç, 21 Kasım 1937'de Fenerbahçe Stadı'ndaki İstanbul Ligi maçı, 11 Mayıs 1940'da Taksim Stadı'nda yapılan Bahar Kupası maçı, 16 Haziran 1940'da Şeref Stadı'ndaki milli küme maçı, 26 Mayıs 1968'de Ali Sami Yen Stadı'nda yapılan Birinci Lig maçı 4-4 berabere sonuçlandı.
-GALİBİYET HASRETİ ÇEKİLEN YILLAR-
Ezeli rakipler, 320 maçın sığdığı 84 yıllık rekabette bazı dönemlerde birbirlerine karşı üstünlük kurmakta zorlandı.
Beşiktaş, 30 Mart 1975 ile 16 Eylül 1979 tarihleri arasında Galatasaray ile yaptığı üst üste 17 maçta da galibiyet yüzü göremedi.
Galatasaray ise 20 Kasım 1931 ile 21 Haziran 1936 arasında geçen 15 maçta da ezeli rakibini yenemedi.
-İKİ TAKIMDA DA OYNAYANLAR-
Ezeli rekabetin geçmişinde birçok futbolcu her iki takım formasını da giydi.
Son dönemde hem Beşiktaş, hem de Galatasaray'da forma giyen oyuncular arasında Ali Çoban, Mirsad Kovaçeviç (Mirsad Güneş), Saffet Sancaklı, Sergen Yalçın, Ahmet Yıldırım, Mehmet Aksu, Ayhan Akman, Emre Aşık, Adrian İlie, Berkant Göktan, Okan Buruk ve Mehmet Yozgatlı bulunuyor.

19 Aralık 2008

Enerji Sektörü

Sinop’a 1 milyar Euro’luk santral ANADOLU Grubu iştiraklerinden Anadolu Termik Santralları Elektrik Üretim, Sinop’un Gerze ilçesinde 1 milyar Euro yatırımla termik santral kuracak.Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’ndan (EPDK) alınan 49 yıllık üretim lisansıyla kurulacak 1020 megavat gücündeki termik santralde yılda yaklaşık 6.5 milyar kilovatsaat elektrik üretilecek. Bu miktar düşük kalorili kömür ile çalışan eşdeğerdeki bir yerli santralın dörtte biri oranında. 4.5 yılda tamamlanması beklenen santralın inşaat aşamasında iki bin kişiye istihdam yaratılacak. Santral devreye alındıktan sonra 500 kişi çalışacak. AB normlarına uygun yapılacak santralın çevreye etkisinin yok denecek seviyede olması için en ileri teknoloji kullanılacak.

Rakip Bordo!

İsim : FC Girondins de Bordeaux
Kuruluş Yılı : 1881
Lig Başarıları : 1950, 1984, 1985, 1987 ve 1999 ‘da lig şampiyonlukları
Stad İsmi : Stade Chaban Delmas (Eski belediye başkanının ismi)
En büyük Avrupa başarısı : 1996 ‘da UEFA finali – çeyrek finalde Milan’ı, yarı finalde Slavya Prag’ı eleyerek finale çıkan takım finalde Bayern Münih’e 5-1 yenilerek şampiyonluğu kaybetmiştir.
Antrenör : Efsanevi Fransız Bek - Laurent Blanc 2007’den beri

Klüp 2001 yılından beri M6 adlı Fransız televizyon grubunun bir parçasıdır.
KAdro, istatistikler ve takım ile ilgili maç bilgileri aşağıdadır;




buyut(ul)me tarzi


Henry demis ki: "cok fakir bir mahallede buyudum, o zamanki arkadaslarimin cogu simdi hapiste. o zaman ailem bana cok sert davranirdi. o zamanlar isyan ediyordum, simdi ise tesekkur ediyorum." ailelerin cocuklarini nasil buyuttukleri, nasil da onemli degil mi. bir insanin 60-70 senelik yasamini etkileyecek bircok olay dogmadan 4-5 ay once baslayip 5-6 yasina kadar olup bitiyor. cok dikkat etmek lazim. orta yas sinifina girdigimiz su gunlerde kendimize baktigimizda o gunlerin hatiralarini cok acik gorebiliyoruz. bazi seyleri neden yaptigimizi, soylememiz gereken zamanlarda kafamizdan gecenleri dilimize kadar neden ulastiramadigimizi, bircok seyi hep ama hep neden icimizde yasadigimizi ama kimsenin bundan haberi olmadigini, gizlemeyi saklamayi neden bu kadar sevdigimizin kokleri o gunlerde. ufak bir hareket, aklimizda kalan cok net bir sahne herseyi acikliyor aslinda. bununla ilgili suru sebil arastirma zaten mevcut, ama henry'e geri donecek olursak ailesi boyle disiplinli buyutmemis olsa belki henry ali lukunku haline donusecekti, cimbom da bile oynarmis mesela. neyse henry cok severiz, ozellikle 50 cm.den 2000 uefa finalinde kacirdigi golle bizlerin hayatini degistirdi. 10 dakka sonra cekilecek kuralarin kupasi 8 sene once bulentle hakanin ellerindeydi.

Diğer sahalar ve bizimkiler












Sahalarımızda görmek istediğimiz görüntüler bunlar =)
Biraz da eğlence katalım.

agenda


yasar alptekin'in onlarca kizi filmlerinde ve reel hayatlarinda cekirdek gibi citledikten sonra sabancinin cenazesinde aniden musluman haci triplerine girmesine mi sasirsam, metalistin 85de benfica'ya cakip grubu lider bitirmesine mi? sampiyonlar liginden cok guzel takimlar geliyor. hepsi tam bizim kalemimiz:

Fiorentina
Bordeaux
Werder Bremen
Shaktar
Marsilya
Aalborg
Dinamo Kiev
Zenit
hepsi tanidik, Aalborg haric. onu bekliyoruz. kuralar bugun 2de cekiliyor. tahminim marsilya, umudum aalborg olmadi werder ciksin diyorum. dun aggressionla beraber jagermeister esliginde fifa oynarken diyordu yildiray besiktasa gelicekmis diye. kaptan olur terlikli ibolarin basina. senelerin geyigi bu yildiray, geldi gelmedi. yanlız bu jagermeister ne guzel ickiymis be kardesim, hem meine bruder aggresione yari alman sayilir, bu blogun resmi icecegi olarak ilan ediyorum kendisini.


internet sitesine bir barda cilginca dans eden elemanlar var, boyle bir bara benim az aggresionun cok takilmisligi vardir, ama orda bu sitedeki gibi barin uzerinde dans eden mini etekli kizlar yoktu galiba. ama bu kizlarin daha fenasi bukreste bir barda vardi. deja-vu. best coctail bar. o hatiralar canlandi, b-52 uzerine bir de bmw kokteyli cakip, disarisi -10 dereceyken iceride alemci kilikli abiler gibi gomlegin ustten 3 dugmesi acik rus manitalara kesik atmalar. arkada bogazli kazak uzeri siyah ceketli kırmızı burunlu hayvani rus abilerin voodka voodka diye bagirarak yanlarindaki koca memeli kizlari sikistirmalari. hey gidi gunler demek istiyorum. asagida giris kapisi var deja-vu'nun. burdan 1 kat asagi iner, ates ufleyen kizlarin yanindan gecip bara girersin. kapida dam mam da sormazlar. allahin rumenleri bile gecmis bizi. herneyse. sifa niyetine jagermeister. nazdarovya


18 Aralık 2008

kreatif


internette bizim de tarihimiz bu piramit seviyelerine benzer. yanliz sadece nette degil siyasette de bu basamaklari teker teker ve asagidan yukari cikmak lazim degil mi? yoksa kilic-gokcek, tom ve jerry olmaz mi? olmaz olmaz. analarini da alsinlar gitsinler, teget gecsinler hamdolsun. dun aksam onlari izlemeye 5 dakka dayanabildim, lakin etkisi 1 gun suruyor orkid gibi, en ozel gunlerimizde 1 tane debate izleyin, 1 gun boyunca kafanizin icine etsin. tum gazete ve internet siteleri de birbirinin esi anketler yapmis saolsunlar, "sizi kim ikna etti?", "hangisi hakli?" ben de anket yapicam. sizi hangisi daha cok ifrit etti, hasta etti, uyuz etti? elinize m5 versek once hangisine sikarsiniz? yukaridaki barettadan akan kanlara dikkati cekiyorum ve cekiliyorum.
pazar olsun da mac izleyelim ya, aggressionla kadehlerimizi tokusturalim mac oncesi.

Skor Tahminleri

GSli kardeşimin güzel yazısından sonra bir maç tahmini yazmak istedim.
Geçen seneki skor olur diyorum
2-1.
Biz gene kaybederiz diyorum ama işte,
Bu siyah beyaz bir aşk hikayesi,
en kötü anda bile aşkına sarılmak bizimki.
Sevda böyle olunca, manalı bizce.

analizzare il derby



Bu senenin hem son derbisi hem de sami yen’de izleyeceğimiz son maç olması nedeniyle, hatta 3 hafta daha müthiş!! Kaliteli ligimizde mac izleyemeceğimizi de eklersek tum enerjimizle takip edecegimiz bir mactir. Kucuk bir analiz de biz yapalim aggressione’yi takiben.



Öncelikle benim ihtisas alanima dair birkac sey soyliyim. Bu sene 11 mac izledim samiyen’de, olympiakos ve trabzon maclari haricinde tribun cok zevksiz ve keyifsizdi. Hincal’a hak verdigim cok oldu. Gol olur, poziyon olur, kirmizi kart olur hala o mahur beste soylenir hic tepki vermeden sahada olan bitene. La-ra-la-lay-lay-lay saldır galaaaatasaraaay. Sebahattin veya yılmazın sevdiği bir şarkı heralde bu içime işlersen, hani mp3 player’da repeat’e alir dinlersin ya bir sarkiyi 40 sefer (mariah carey’le sabah edenlere selam olsun burdan) ayni hesap bizim kapali. Demek istediğim o dur ki umarım bu maçta tribun olarak derbiye yakışır bir performans, inönüdeki desibele erişemesek de güçlü ses ve destek diliyorum cenabı allahtan. Allahlık çünkü işimiz. Galatasaray bu maçı alacaksa bunun çok ciddi yüzdesi de tribunden geciyor bu maç için.



Deplasman taraftariyla ilgili de bir not. Besiktas yenildigi fener macinda kadikoyde cikarttiklari sesle liverpool macindan sonra bir kez daha gonlumu fethetmistir benim. İnsan degil bu adamlar. Dakika 90, gener 2-1 onde, takim 10 kisi, “bu sevdadan vazgecersek – alah belamızı versin” nidalari kadikoyu inletti. Fener mudavimi arkadaslar bile acikca ifade ettiler, agzimiz acik izledik diye. Biz de icip gidiyoruz maca ama bu adamlar ne aliyorsa mactan once 2 kutu da ben istiyorum. Bizim tribundeki yerimiz deplasman taraftarinin yani. Umarim hep bagariyor oluruz da ses duymayiz, yoksa ben de kendimi kaptirabilirim “bu sevdadan, vazgecersek, allah belaaaamızı versin…”.

Gelelim takim analizlerine. Misafir takimdan basliyalim feyirpiley geregince.


TD - Mustafa Denizli: herhalde tüm beşiktaş camiasında motivasyondan en fazla anlayan ve şampiyonluğa en fazla dikkati çeken isim. Her demeci mesaj kaygili, surekli hedefe kilitlenmeye calisiyor. Sezon basi terlik krizi gecirmis bir takim icin bence iyi hoca, dogru hoca, ve besiktasin en kuvvetli silahi.

Kale - Rustu: istikrarli kaleci, inanilmaz kurtarislar ve daha inanilmaz goller yemesiyle unlu. Ama genellikle derbi maclarinda bariz hata yapmaz. Hakan şükür olsaydı garanti gol yer derdim ama maalesef.

Defans: Ali tandoğan – ibrahim üzülmez’li kanatlar kronik hastalik besiktas icin. Geriye dusuldugunde delilikleri ile takima enerji kazandiriyorlar ama besiktas buyuk takim imajina 3 gomlek ufak bu arkadaslar. , ibrahim toraman’dan bek falan olmaz, olsa olsa stoper olur, ama ibolarin peruk gibi saclari olani sever galatasaray maclarini, bize sami yen’de 2 gol attigini hatirlarim. Zapo italyan liginden geldiğini bu sene her izlediğimde belli eden topcu. Saglam fizik, topu biliyor. Ama gokhan zan icin ayni seyi soyleyemiyorum. Baros’u sertlikle durdurabilirler ama 1-1 markajla zor.

Orta Saha: Cisse son mac takimin el freni gibi oynadi. Halbuki bu arkadasi derisinin rengi itibariyle sevmemize ragmen, bu macta onun performansinin bircok seyi degistirebilecegini dusunuyorum. Umarim fener macinda gordugu haksiz kirmizi yuzunden sakinmaz kendini 2li mucadelelerde. Serdar ozkan ve ekrem dag benim cok anlayamadigim topcular. Serdar ozkan bu hafta icerisinde yaptigi “biz besiktasin icinden gelenlere cok deger vermiyolar” tandansli aciklamalarini hamaset edebiyati olarak nitelendiriyorum, zaten ekranda surekli zoom edilen o arabesk surat ifadesiyle ortusen seyler bunlar. Ekrem dag ne yapar? Bende soru isareti. Holosko daha iyi oynar kanatta. Sezon basinda bir denemisti bunu ertugrul saglam, sonra nedense yalan oldu. Gelelim benim tribunden zoom edecegim 2 topcunun ilkine. Tabi ki de delgado. Arjantin usulu saclariyla attigi 40 metre capraz kanat degistiren toplari sikinti verebilir, ozellikle galatasarayin savunmasi zayif sol kanadina. Deginmeden gecemiyecegim, attigi inanilmaz frikikleri eurosporttan izledigimiz, frikik yarismalarini kazanan ugur inceman yedek klubesine yapisti. Halbuki denizli sever frikik atan topcuyu, kendisi de cok atarmis oynarken. Bu macta 11 baslarsa besiktas lehine 1 puan.

Forvet: Nobre sever galatasaray maclarini, bos gecmez, 1 golu garanti. Bobo – holosko. 2 forvet mi cikar denizli, yoksa topa basar delgado + nobre mi yapar? Ben derbi izlemek istedigimden 2 forvetle ciksin besiktas derim.

Gelelim cimboma.

Kaleci: Morgan: Refleksler, 1-1’de aci kapama falan super de, karsida gelen sutlari rakip forvete celmese iyi olacak. Sene basindan beri bu italiano’yu yuregim agzimda izledim hep. Fener macinda carlos’a baraj yaptirmamasini affetmis degilim, haberi olsun.

Defans: Sol kanat her zamanki gibi orta halli. Kucuk hakandan sonra sol bek gormedi bu takim. Saga gelirsek ugursuz kanat oldu. 2 senedir o kanatta kim oynarsa sakatlandi. (şaş- ugur- sabri – barış – emre güngör – serkan kurtuluş hepsi o kanatta oynadiklari maclarda sakatlandilar). Göbekte servet topla oynamadigi, kicini tribune verip taca atmayip ileri sacma sapan vuruslariyla rakibi pozisyona sokmadigi surece iyidir, ama kendisinden fahiş bir hata bekliyorum bu maç. Umarım pahalıya patlamaz. Meira kesinlikle stoper degil, ya da bizim portekizde izledigimiz adam bu degil, ikizini kakaladilar bize. Zaten meira’da on libero oynamak istiyor. On libero oynarken boyuna topla oynuyor, hareket ediyor. Laf acilmisken bu takimda sabriden falan daha iyi kaptan olur meira. Emre asik oynarsa sevinirim ben, kendisi bu hafta 35 yasina basti, hala tas gibi, hala oynuyor.

Orta saha: Galatasarayin en guclu oldugu bolge. Topal’la ayhan gunlerinde olur da iyi kaparlarsa gedikleri, lincoln-arda-aydın 3lüsü yine bir 5 dakikada beşiktaş yapabilirler. Ama istikrar kelimesi bu topcularla ayni cumlede gecmiyor. Aslinda lincoln futbol hayatinin en istikrarli sezonunu oynuyormus, her mac mutlaka ya gol ya asist. Yine de arda-aydın ikilisi cok genc, cok romantik topcular. İyi oynadiklarinda cosuyorlari kotu olduklarinda tam kayip. İdare eder maci yok bunlarin. Aydin yerine mehmet guveni dusunmek bile istemiyorum bu macta. Gencler macinda cok cok iyi oynadi mehmet guven ilk defa son 3 senede, ama yine de “derbi” izlemek istedigim icin onu sahada gormezsem memnun olurum.

Forvet: Gordugunuz gibi 5 orta saha saydim. Skibbe-kalli-adnan sezgin 3lusunun bu maca 2 forvetle cikmak gibi bir guzellik yapacagini hic sanmiyorum. Sahasinda hacettepeye bile tek forvet cikan bir hoca, derbiye cift forvet cikar mi? İnsallah diyebilirim sadece. Yoksa baros tek forvet oynayamam ben diye bagiriyor sezon basindan beri. Sezon basinda umitle nondayla ciktigi maclari hatirlayalim, nasil da rahat deplase oluyordu saga sola. Demeden duramiyacagim, hakan sukur 1 sezon daha oynardi, oynasa bu baros 30 gol atardi bu sezon. Neyse, olmusle olmusa care yok.

Bu analizden sonra 2 takim da cift forvet cikarsa sanslar esit, 2 takimda tek forvet cikarsa sanslar galatasaraydan yana, onun haricinde forveti fazla olanin kazanacagi mac diye dusunuyorum. Derbinin guzelligi ne olursa olsun macin hep ortada olusudur, benim bu macla ilgili iki istegim var, iyi tribun performansi ve centilmence-rahatsiz edici olay ve kararlar olmadan bu macin bitmesi. Telegol’de konusulacak malzeme vermeyen bir mac olmasi dileklerimle…

17 Aralık 2008

El Classico & Bizim Pazar

Bir derbi seyrediyorum. Her iki takımda da çok hızlı teknik ve genç topçular var. Birisi aristokratların takımı biri ise belki halkın, isyanın takımı. Tribünler dolu, maç heyecanlı. Bir takım sürekli bastırıyor, diğer eksik olsa da direniyor hatta en önemli pozisyonları da onlar buluyor. Faul, penaltı var, sertlik var ama hakeme itiraz yok, herkes birbirine saygılı ve sadece işini yapmaya çalışıyor. Ortaya çıkan seyri güzel futbolun adı ise El Classico !
Onca yorgunluğuma rağmen Cumartesi akşamı bu maçı saat 01.00’e kadar seyrettim – yemekte 15 kişi vardı. Bir çok şeyi tahmin ettim, penaltı olacak dedim oldu kaçacak dedim kaçtı ama maçın skorunu bilemedim. Olsun, maç güzeldi, son derece kaliteli ayaklardan olması gerektiği gibi, karın ağrısı olmayan bir maç seyrettim.
Peki bu maç Türkiye de oynanamaz mı? Keşke oynansa demek istiyorum ama çok uzak ihtimal. Haftasonu gene güzel bir derbi var, bir yanda takımım var diğer tarafta ise diğer yazarımızın takımı ve bjk den baska en çok maçına gittiğim takımın maçı : GS-BJK
Planlar yapıldı, Pazar günü güzel bir program bekliyor bizi. Ama maçın sonunda aynı keyfi taşıyıp taşımayacağımız belli değil. Kavga gürültü, hır gır – agresif beyanatlar, yanlış kararlar bizi bekliyor. Bunlara alıştık. Ama hak yenmesi ve aptallık beni çıldırtıyor.
Burda değinmek istediğim konu ise bundan biraz daha öte. Gs de BJK de FB ye düşman portresi çiziyor. Hatta berbaer hareket ettikleri ve cephelesme yarattıkları zamanlar oldu. Bir şanstır FB’ ye fark atabilecekleri bu maç. Her iki takımda genelde daha pozitif ve keyifli topçulara sahip. Tribünleri takıma daha çok sahip çıkar; daha vefalı sabırlı genelde. Bu maçı FB maçlarından ayırabilirler. Ve marka değerlerini birbirlerini yücelterek arttırabilirler. Güzel organizasyon – maç içinde centilmenlik, rakibe saygı ve ve en önemlisi belki 2 gün sonra berbaer aynı takımda aynı bayrak altında vatan millet sakarya yapacağın meslektaşlara sevgi ile bu maçın havası başka olabilir.
Gerginlikleri her zaman yüksek olan FB maçlarına nazaran daha kaliteli futbol, seyredenleri mutlu eden seviyeli yaklaşım, saha içinde mutlak fair play, GS bjk maçlarının değerini arttırmak ve FB den bir adım öne geçmek. Cephe alınacaksa ayak oyunları ve masabaşı üçkağıtları değil bu şekilde bir markalaşma lazım. Önü ile arkası ile örnek olacak bir derbi. İstekli oyuncuların oynadığı , sadece futbol olan bir karşılaşma, yöneticilerin pozitif motivasyonları bu değeri kazandıracaktır.

Tüm Gs ve BJK lileri bu konu hakkında düşünmeye çağırıyor, ve yöneticilerin dikkatini çekmek istiyorum. Herkese güzel zevkli bir kaç seyri diliyorum. Kazanan biz seyirciler olur inşallah. Çünkü El Classico olmak seviye, kalite ve zevk içermek ile olur, kavga gürültü ve edepsizlik ile değil.