21 Aralık 2008

Moleküllerine kadar istifa et !

Yıl sanırım 1998 veya 99 du. O zaman genciz,toyuz. Liseden yeni mezun olmuş, üniversite yolları ve tabi beşiktaş, kazan, tabi inönü. O zaman yanıyoruz. İstiyoruz ki bizim heyecanımızı taşıyan, modern, hızlı karar verebilen, 3-4 sene sonra hızı son derece artacak dünyada yerimizi almamızı sağlayacak bir başkan gelsin. Ondan gidiyoruz kapalıya vuruyoruz kendimizi şarkılara, evet Seba'yı istemiyoruz. Seba artık kendisi gitmiyor, istiyoruz seba gitsin aşkımızı sevdamız o zaman ki bıçkın forvetimiz ahmet dursun. Evet sonunda istediğimiz oluyor. Neler yapmıyoruz, kapalı olaak dönüyoruz sırtımızı sahaya, numaralıya, diyoruz seba, istenmiyorsun artık burada. kendin gitmedin böyle gönderecez seni. tribün yumruğunu vuruyor, istediğini alıyor.

Hayatta geçirdiğim sürede mümkün olduğu kadar kalp kırmamaya, çevremde hakkımda kötü izlenimler bırakmamaya çalıştım, ihtiyaç sahiplere elimden geldiğince yardım ettim. Ama hayatta çok düşünüp verdiğim kararlardan 4-5 tanesi bana çok yanlış geldi. Maalesef bunlardan biri kendi adıma o günlerde tribünlerde olmakmış ve büyük başkana terbiyesizlik yapmakmış. Bunu tabii ki şimdi, bugün anlamadım. bu kanser gibi damarlarımda yıllardır, verdiği ızdırap çok fazla. beni yıruyor, futboldan soğutuyor, başka yerlere itiyor.

Fener maçından sonra diyorum yeter, artık bu sezon bi daha maç seyretmeyecem. Ama olmuyor, kan çekiyor, siyah-beyaz aşkım, sevdam, tutkum çağırıyor gene bugün bu maçı seyrediyorum. Ancak Tv'den. Lakin maça gitmeye değer bulmuyorum, çünkü üzüntüsü tüm takip eden günleri etkiliyor.

Şimdi bu akşam, tüm umudum bitmiş, çıkış yolunu bulamayan sevdam, etimi yakıyor; üzülüyorum, evet bizim aşkımız skorlara bağlı değil hiç bir zaman olmadı, ama en azından biz beşiktaşlıydık, herkes bize saygı duyardı, Seba başkan önünde herkes ceketini iliklerdi, bizim en azından gurur duyacağımız bir karakterimiz, tutkumuz vardı. Bugün elimizde ne var?

Bugün ps3'de gs-bjk maçı yaparken bunu anladım aslında, takım maalesef çok kötü. Ne alaka diyebilirsiniz, ama bir anda takım göz önüme geldi ya dedim kendi kendime, ne kadar basit bir takımız biz. Bir tane üst gömlek topçu yok. Dedim biz bu akşam 3-1 yeniliriz kendi kendime.

Lakin maç başlayınca zaten takımlar arası fark hemen kendini gösterdi. Sonuç 4-2 !

Bizi Alen'de sattı, çarşı da sattı. kimse kusura bakmasın. Çarşı kendini fesh ettiğinde, bravo ya dedim bir an ama sonra dedim kesin geri dönerler. Neden dönmesinler ki? Kim bu rütbeyi, ünü, keyfi, kıdemı elinin tersiyle itebilir ki? Alen tv'ye çıkıp demeç vermeden mutlu olabilir, evden bjk'yi destekleyebilir mi? Bu tribünler sizsiz tezahürat yapamaz mı? Bu kadar mı küçük bu tribün? Siz yoksanız kapalı yok mu? Bjk sevgisi bu ünü elinin tersi ile itmelerine sebep olur mu? Yok olmaz demiştim, ve tabii ki geri döndüler. Tıpkı Deniz Baykal'ın CHP yi bırakıp 1 sene dolmadan geri dönmesi gibi.

Şimdi gelinen noktada demirören, ona oy verenler, ve muhalefet edemeyenler kadar çarşı da sorumludur. Kimsenin tribünleri susturmaya, kafalarına tokmak sallamaya, gidip dövmeye hakkı yoktur. Bu hakkı size kim veriyor? Gelişmelerle ilgili en doğru kararı sizin vereceğinizi kim söylüyor? Herşeyi biliyorsanız geldiğimiz durumun hesabını kim verecek? Bu skorlar tarihimize yazıldığı gibi sizin de defterinize yazılmıştır.

Burdan yazıyorum, bu sezon eğer ligler normal şartlar altında ve olduğundan fazla hakem tesiri ile noktalanmazsa bjk ilk beşte ligi bitiremez. En iyi beşinci olur.

Lütfen ve lütfen, sayın Y.D. bırakın gidin. istifa mi edeceksiniz, kongreye mi gideceksiniz, bırakın gidin. Bize, bu güzel camia'ya, şanlı tarihimize daha fazla zeval vermeden, bırakın gidin. Moleküllerinizi, tozunuzu, havanızı, tüpünüzü alın gidin. İstifa edin!

Hiç yorum yok: