1 Şubat 2009

"onu bir balikciya kacirdim"

sivasla yapilan duble maclardan sonra merak halinde oturduk tv'nin karsisina, elimde kagit kalem. dedim ki bu mac not tutucam spor yazarlari gibi. maksat analiz olsun. aldigim notlari kisa kisa geciyorum macla ilgili;

  • baris ve sabri inanilmaz disiplinsiz oynuyorlar. burda anlatmak istedigim pozisyon disiplini. maca sabri bekte, baris acikta basladi, ama mac suresi boyunca bu ikilinin bu pozisyonlarinda ayni anda bulundugu atak veya defans pozisyonu sayisi 4. ya baris yok defansta, ya sabri kalmis kendi ceza sahasinin 5 metre ilerisinde. zaten denizli de kendi sol kanatlarindan felc etti galatasarayi.
  • Nonda enterasan topcu. kesinlikle motivasyon problemi var. sanirim 2. adam olmak durumu. yedek kalmak surekli, skibbe'nin cift forvet oynamayi akil ettigi maclarda forma bulabilmek, degisiklik yapilacagi zaman ilk tercihin hicbir zaman forvet oyuncusu olmamasi, sanirim istanbul'dan da cok memnun degil. neyse bir suru neden. bu yuzden kosmuyor, cani oynamak istemiyor. ama onune o topu da gorunce, vurmamazlık edemiyor. 2 hareket, 1 topuk pasi, 1 100 km. uzerinde sut. evet kotu oynadi, oynamak istemedi diyicem ama macta atilan tum gol pozisyonlari icinde ya kilit rol oynuyor ya golu atiyor, ne diyebilirim ki. seviyoruz kendisini. yeni sac stili de efendi olmus.
  • baros surekli dikine gidiyor. maci tribunden bir arkadasimla izledik. onun iddiasini burda size iletiyorum "baros hizli pozisyonlarda inanilmaz iyi, akilli, yerinde, ne zaman ki topa vurmadan once dusunecek 1-2 sn. vakti oluyor, o zaman bozuyor, gol kesin kaciyor." enterasan iddia, bu gozle izleyecegiz kendisini. ama tartismasiz bu senenin en iyi forvetidir.
  • Arda, sen bizim evladimizsin. bu macin en iyi oyuncusuydu bence. idare ederek oynadiginda bile attigi calimlar, futbolu bilmesi, defanstan en az 4-5 top cikarmasi. galatasaray'in en yetenekli futbolcusu, tartismaya gerek yok.
  • Kaptanlik krizi. hakan sukur'un zorla biraktirilmasindan sonra takimda kaptanlik yapacak adam kalmamistir malesef. galatasaray'in bundan onceki kaptanlarina baktim, hakan, bulent, tugay, cuneyt, muhammet, fatih terim diye gidiyor. bu adamlar kaptanligi istemeden oldular, duruslariyla kaptanlik onlara geldi zaten. bizim galatasaray'da alistigimizda budur. galatasaray'da bir kaptan vardir, onu da herkes sezon basindan beri bilir zaten, ne tartisma olur, ne de elestri. ama bu sezon basladiginda gecmis senelerdeki emekleri ve ispatladigi galatasarayliligina binaen kaptan gibi gozuken bir hasan sas vardi, onun da sabika dosyası ziyadesiyle kalabalikti. bu mactaki enterasan enstantane ise, ayhan kirmiziyi gorup kucuk kankasi ardayla konusurken bir yandan da kaptanlik bandini ona veriyordu ceza sahasinin onunde. galatasaray tv'ye verdikleri roportajdan zaten ne kadar iyi anlastiklarini anlamistik, haliyle ayhan da verdi arda'ya tak diye. ama arda gitti mehmet topal'a verdi. ben merak ediyorum kendi istegiyle mi takmadi yoksa adnan biraderlerin baskan olaninin verdigi bir talimat midir? benim kaptanlik icin bir adayim var, o da cok genc, ama olsun. mehmet topal. ona yakisiyor. yerli viera.
  • hakan balta dunyanin en basit oynanayn futbolcusu. rahat oldugu zaman cok etkili, ne zaman ki stres oluyor, o zaman bu basit oyunu topu taca vurmaya donusuyor. dun iyi oynadi.
  • servet kolu ciksa yine hopluyor zipliyor. o yastan sonra kendini bu kadar gelistiren baska stoper var mi bu topraklarda? sanirim yok.
  • gazetelere goz gezdirdim, herkes morgan'dan cok memnun. simdi tamam, bu adam italya milli takiminin 3. kalecesi, italyanlar cikardiklari kalecilerle meshurlar, elbette italyan milli takiminda kaleci isen iyidir demektir. ama morgan bana bir turlu guven veremedi, hizla gelen toplarin buyuk bolumunu sektiriyor, ve yana dogru celmesi gerekirken hep karsisina dusuruyor. malum fener maci gibi hep tehlike. bilmiyorum neden, ben rahat edemiyorum. gorucez.
  • tribunde yine ugurlu tezahurat totemi tuttu. bu sezon hic sektirmedi. tribunde ne zaman "asaletin bize yeter" soylenmeye baslasa mutlaka gol atiyor takim. tek kotu tarafi yenilgi psikolojisi uzerine kurulu bir tezahurat soylerken takimdan gol beklemek enterasan oluyor. neyse, tutuyor simdilik, memnunuz.
  • haldun ustunel'i tribunden biliyor ve seviyoruz ama nasil bir isse o da adnan sezgin "the sikeci" ile yapisik ikili seklinde. ayni yonetim mecburen diyoruz ve geciyoruz.
  • skibbe'nin bagalayamadigi kravatlari ve sevinemedigi goller yuzunden seviyoruz. kasilmis adam tipki biz muhendisler gibi. rahat degil hallerinde, hareketlerinde.
  • yaser tam nonda'nin yerine oyuna girmeye hazirlanirken nonda'nin golu oluyor. yaser suratinda "ulan ya simdi giremezsem oyuna" ifadesi, ama nezih hoca sarilinca sevinmeden de edemiyor gole. malum 2 oldu, takim rahatladi. cok guzel bir dilemmaydi suratindaki, bir yandan kendi oyunun diger tarafta takimin. neyse skibbe tukurdugunu yalamadi, soktu oyuna yine de. ama girdikten sonra yine gitti kendini sag aciga kilitledi. sivasla oynanan kupa macinda skibbe'yi elestirmistim yaser'i neden saga koydu diye, sanirim yaserin rot balansi bozuk, saga cekiyor ayaklari...

p.s.: aggressione hurriyet getirdi sabah saolsun, uzun zaman sonra pazar gazete keyfi yaptim. hurriyet pazar'da italyanin turkiye buyukelcisi ile terim'in bir roportaji vardi. bir yer var ki kopardi beni, aynen aktariyorum: "sahanin icinde anteronerler mucadele icinde. ama saha disinda arkadasiz. hatta sahada birbirimize diklensek bile, mac bittikce dostlugumuz devam eder. mesela Capello'yu Antalya'ya antrenorler seminerine davet etmistik. onu bir balikciya kaçırdım. iki sene önce Lippi'yi de çağırmıştım, o da gelmişti." fatih hoca bu roportaji italyanca olarak vermis, hocam nedir bu italyanca'da "balikciya kaçırmak" fiili, bize de soyle nolur, ben de kaçırıcam milleti balıkçıya.

Hiç yorum yok: